Hava Durumu

#Cumhurbaşkanı Erdoğan

Haberin Analizi - Cumhurbaşkanı Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Cezayir'de Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan Cezayir'de

ANKARA (İGFA) - Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Esenboğa Havalimanı'ndan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı, Ankara Valisi Vasip Şahin ve diğer ilgililer uğurladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç da Cezayir'e gitti. Türkiye-Cezayir ilişkileri tüm yönleriyle gözden geçirilecek Ziyaret kapsamında Türkiye-Cezayir Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi’nin İkinci Toplantısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun başkanlıklarında yapılacak. İlgili Bakanların iştirakiyle tertiplenecek Konsey Toplantısı'nda, son dönemde önemli ivme kazanan Türkiye-Cezayir ilişkileri tüm yönleriyle gözden geçirilecek, iki ülke arasındaki iş birliğinin daha da derinleştirilmesi için atılabilecek adımlar ele alınacak. Görüşmelerde ikili münasebetlerin yanı sıra Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan İsrail saldırıları başta olmak üzere, bölgesel ve küresel meseleler hakkında fikir teatisinde bulunulacak. Konsey Toplantısı dolayısıyla Türkiye-Cezayir ilişkilerinin ahdî zeminine önemli katkılar sağlayacak muhtelif anlaşma ve mutabakat metinlerinin imzalanması da öngörülüyor.

Erdoğan’ın 4 yıllık tüm çalışmaları kitaplaştırıldı Haber

Erdoğan’ın 4 yıllık tüm çalışmaları kitaplaştırıldı

ANKARA (İGFA) - İletişim Başkanlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 4 yıllık tüm çalışmalarını kitaplaştırdı. Eserlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı toplantılar, açılışlar, törenler, buluşmalar fotoğraflarla anlatılıyor. Ziyaretler, mesajlar, kabuller ve telefon görüşmelerinin yer aldığı eserlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurt içi ve yurt dışı ziyaretlerine de yer verildi. 2023 yılının ilk 6 ayı için hazırlanan kitapta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 51 açılış ve tanıtım ile 4 ödül törenine iştirak ettiği, 85 yurt içi, 2 yurt dışı ziyaretinde bulunduğu, 107 yurt içi kabul ve 6 Büyükelçi güven mektubu kabulü gerçekleştirdiği belirtilirken, eserlerde ayrıca okuyucu her sayfanın altında yer alan karekod sayesinde çalışmalara ilişkin detaylı bilgilere ulaşılabiliyor. Bu yılın ilk 6 ayı için hazırlanan kitabın ön sözünde şu ifadelere yer aldı: “Türkiye Yüzyılı’nın başlangıcı olan 2023, hem geçmişe dönük yapılan eserlerin yüz akı hem de geleceğe atılacak olan dev bir adımın başlangıç yılı olacaktır. Yıllardır hayal ve hedeflerini Türkiye Yüzyılı için inşa eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet’in 100. yılına yakışan eserlerin gururuyla, yeni bir yüzyılın da vizyonunu başlattı. Türkiye’nin son yıllarda maruz kaldığı terörü bitirmeye yönelik attığı adımlar ve karşılaştığı siyasi ve küresel krizlerle başarılı mücadelesinin haklı gururuyla, Türkiye Yüzyılı’nın sağlam bir temel üzerine inşa edileceğinin teminatı verilmiş oldu. Milletimizin verdiği destek ve güvenle daha güçlü bir Türkiye için yoluna devam eden Sayın Cumhurbaşkanımız, dünya arenasında Türkiye’nin stratejik önemine haiz hamleleriyle adeta yeni bir doğuşun da sinyallerini verdi.” Türkiye’nin gerek yatırımları gerekse yeni yüzyıla yakışacak stratejik hamleleri sayesinde sadece kendi krizlerinin üstesinden gelebilen bir ülke değil, aynı zamanda küresel krizlere kendi imkânlarıyla karşı koyabilen bir ülke hâline geldiği belirtilen ön sözde, “Asrın Felaketi” olarak nitelendirilen ve vatandaşların yaşamını yitirdiği depremlerin 2023 yılının en acı veren olayı olduğuna işaret ediliyor. İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise “Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye Yüzyılı'nın özünü milletimizin iradesinden alan sağlam bir temel üzerine inşa edileceğini aziz milletimize göstermiştir. İnşallah milletimizin verdiği en güçlü destek ve güvenle de Türkiye geleceğe emin adımlarla yürümeye devam edecek. Bizler de ‘Aşkınan koşan yorulmaz’ şiarıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Batı’ya Gazze tepkisi Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Batı’ya Gazze tepkisi

Yatıyorlar kalkıyorlar söyledikleri şey Hamas da Hamas. Neymiş 7 Ekim'de Hamas'ın o çıkışı işte bu hali ateşledi diyorlar. Tabi kendilerine şunu söyledim, şu anda 13 bin çocuk, kadın, yaşlı İsrail tarafından öldürüldü. Bunu niye konuşmuyorsunuz? İşte rehineler, tamam İsrail'in elindeki rehineler ne olacak? 10 bine yakın İsrail'in elinde rehine var" dedi.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Türk Talebe Birliği 62. Genel Kuruluna katıldı. Milli Türk Talebe Birliğimizin 62. Genel Kurulu'nun hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuruluşundan bugüne Milli Türk Talebe Birliğimizin çatısı altında mücadele eden, görev alan, hizmet veren herkese şükranlarımı sunuyorum. Bugün de aynı kutlu mücadeleyi sürdüren kardeşlerimizin her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Genel kurulumuzda hizmet bayrağını devralacak olan kardeşlerime rabbimden başarılar diliyorum” dedi. Kalbi ülkesine ve milletine hizmet etmek aşkı ile çarpan büyüklerimizin ve gençlerimizin ısrarlı takibi ile 2008 yılında Milli Türk Talebe Birliğinin resmen tekrar faaliyete geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilindiği gibi Milli Türk Talebe Birliğinin kuruluşu 1916 yılına kadar gider. Cumhuriyet’in ilanından sonra da çalışmalarını sürdüren birliğimiz Hatay meselesinin en hararetli günlerinde aldığı aksiyon sebebi ile 1936 yılında kapatılmıştı. Yaklaşık 10 yıl sonra yeniden faaliyete geçen Milli Türk Talebe Birliği 1965 yılına kadar ismine ve temsil ettiği misyona pekte uyuşmayan bir yönetimin elinde adeta bizar olmuştur. Daha sonra yeniden isminde ifadesi bulunan Milli bir çizgiye yönelen birliğimiz benzer pek çok sivil toplum kuruluşu gibi 12 Eylül darbesinin enkazı altında kalmıştır. Kalbi ülkesine ve milletine hizmet etmek aşkı ile çarpan büyüklerimizin ve gençlerimizin ısrarlı takibi ile birliğimiz 2008 yılında resmen tekrar faaliyete geçmiştir. Kalbi ülkesine ve milletine hizmet aşkıyla çarpan büyüklerimizin ve gençlerimizin ısrarlı takibiyle birliğimiz 2008'de resmen tekrar faaliyete geçmiştir. Milli Türk Talebe Birliği yaklaşık 107 yıllık tarihi ile ülkemiz gençliğinin önünde maziden atiye kurulan bir köprü olmayı sürdürmektedir. Çanakkale Savaşı döneminden başlayıp, milli mücadele ve cumhuriyetin çeşitli evrelerine kadar uzanan süreçte birliğimiz daima milletimizin saldırı altındaki değerlerinin savunucusu olmuştur” açıklamasını yaptı. Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasının işaret fişeğini yaktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkçe hassasiyetinden Bulgaristan'daki Türk mezarların tahribine karşı çıkmaya, Hatay'ın anavatana katılmasından Sovyet tehdidi ile mücadeleye, Kıbrıs meselesini sahiplenmekten Doğu Türkistan ve Kerkük'teki gelişmelere, Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması davasından Büyük Türkiye Vizyonuna kadar gerçekten çok geniş bir yelpazede bunun örneklerini görmek mümkündür. Biz de gençlik yıllarımızda bu çatı altında pek çok faaliyete katıldık. Pek çok kültür ve sanat programında bir fiil yer aldık. Fakir de burada tesisler müdürlüğü yaptı, kültür müdürlüğü yaptı ve özellikle de üstadımızın jübilesi ile alakalı burada bir seçim yapıldı. Bu koltuklar o zaman yoktu. Tahta koltuklar ve iki arkadaş finale kaldık. Bir arkadaşım o kendine göre çok uzunca bir üstadın takdimine hazırladı. Ben de şöyle bir A4'ün yarısı kadar bir takdim hazırladım. Tabi üstadımızın bazı ifadeleri çok ağırdı. Diğer arkadaşıma onu yaptırmadı. Görevi fakire verdi. Jübilesini spor sergi sarayında yapıyoruz. Yani bugünkü Harbiye'de bulunan salonun yerinde spor sergi sarayı vardı. İstanbul'un en büyük spor salonu orasıydı. Türbinler çöktü muhteşem bir katılım ve üstadımızın orada başlayan o jübile serüvenini İzmir, Ankara devam ettirdik. Böyle bir süreç söz konusu. Böyle bir süreç söz konusu. Şimdi Ayasofya'yı konuşuyoruz hep. Ayasofya'da su terazisinin Sultanahmet'te bulunuyoruz konuşmacılar orada. Miting meydanda devası ve o meydandaki mitingde az önce de söylendiği gibi üstadımız orada Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak hem de nasıl açılacak diyerek o günden işaret fişeğini yaktı. Elhamdülillah Ayasofya'yı açmak da bizlere nasip oldu. Milli Türk Talebe Birliği'nin en önemli özelliği ülkemizdeki milliyetçi ve mukaddesatçı gençlerin tamamını kucaklamayı başarabilmesidir. Kimi dönemlerde farklı ekollerin ağırlığı hissedilmiş olsa da birliğin genel olarak bu vasfını korumaya özen gösterdiğini görüyoruz. Bugün de birliğimizden beklentimiz gençlerimizin siyasi, sosyal, kültürel ve teknolojik olarak yoğun bir küresel bombardıman altında kaldığı şu dönemde aynı kuşatıcılığı sergilemeye devam etmesidir. Şu anda karşımda bulunan spor salonunda bulunan tüm gençlerimizden benim ricam, benim istirhamım aman ha şu kucaklayıcı vasfınızı asla kaybetmeyin. Bir olacağı, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız hep birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu. "Yatıyorlar kalkıyorlar dedikleri tek şey Hamas da Hamas" Bütün batı dünyası haçlı emperyalist yapı bir arada olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geleceğimizin sahibi ve teminatı olan gençlerimizi güçlü bir tarihi ve kültürel donanımla dünyaya hazırlayamazsak işimizi zora sokarız. İşte şu anda İsrail Filistin olayını hep birlikte dünyada takip ediyoruz. Neler olduğunu hep birlikte görüyoruz. Neler olduğunu hep birlikte görüyoruz. Müslümanlar buna layık mı? Değil, ama yanlışlarımız, eksiklerimiz var. Bakın bütün batı dünyası haçlı emperyalist yapı bir arada. Birbirinden ayrı yanları yok. Dün akşamki ziyaretimde de ne yazık ki bunları gördük. Cumhurbaşkanında da bunu gördüm, diğerinde de. Yatıyorlar kalkıyorlar söyledikleri şey Hamas da Hamas. Neymiş 7 Ekim'de Hamas'ın o çıkışı işte bu hali ateşledi diyorlar. Tabi kendilerine şunu söyledim. Şu anda 13 bin çocuk, kadın, yaşlı İsrail tarafından öldürüldü. Bunu niye konuşmuyorsunuz? İşte rehineler, tamam İsrail'in elindeki rehineler ne olacak? 10 bine yakın İsrail'in elinde şuanda rehine var. Hadi Almanya olarak siz onları verme adımını atın biz de şu anda Hamas'ın elindekileri almanın gayreti içerisine girelim. Var mısınız buna? Evet diyemiyorlar. Bir hafta sonra İsrail'e gidecek cumhurbaşkanınız. Atın bu adımı biz de karşı adımı atalım. Başka türlü bu olmaz. Ne olursa olsun dik duracağız dik. Bundan taviz veremeyiz. Bireysel kariyeri peşinde koşmaktan başka ideali olmayan bir kitle bizim istikbalimizi emanet edeceğimiz gençlik olamaz. Birlik, beraberlik, inanç, cesaret ve istikrar içinde hareket eden ülkesinin ve milletinin meselelerine kafa yoran fikri ve bedeni yetkinliği ile öne çıkan bir gençlik inşallah bu çatı altında kendini gösterecektir. Birliğimizin sembol isimlerinden üstadın zaman bendedir ve mekan bana emanettir diye ifade ettiği şuura sahip gençliğin yetişmesi için üzerimize düşenleri yapmak bizim de boynumuzun borcudur. Hep söylediğimiz gibi şu salondaki büyüklerimiz bizim kuşağımız ve hatta bizden sonraki nesil gençlerimizin zamanının misafirleri olarak biz buradayız. Biz misafiriz şuanda. Asıl sahipler burada. Ona göre sizden beklentimiz çok fazla” dedi. İnsanlığın en eski miraslarını bünyesinde barındıran bir coğrafyada hüküm sürdüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Yüz Yılı dediğimiz büyük güçlü müreffeh Türkiye inşası için gereken alt yapıyı kurmak ve imkanları sağlamaktır. Yani burada bir fiziki yapı inşa edilmesi gerçekten bu kurumun ideallerine bir adım olacaktır. Vatan topraklarındaki bin yıllık varlığımız ile binlerce yıllık medeniyet mirasımızın Allah’ın izniyle daha binlerce yıl devam edebilmesini ancak bu şekilde temin edebiliriz. İnsanlığın en eski miraslarını bünyesinde barındıran bir coğrafyada hüküm sürüyoruz. Bu büyük ve şanlı mirasın sahibi olmak aynı zamanda pek çok sorunu, sıkıntıyı, krizi göğüslemeyi de gerektiriyor. Sizlerin de takip ettiği gibi ülkemiz adeta bir ateş çemberiyle çevrilidir. Türkiye bu ateş çemberi içinde siyasi, ekonomik, askeri, kültürel, sosyal her alanda dünyanın en ileri ülkelerinden biri olma hedefiyle yoluna devam ediyor. Fakat şunu unutmayalım; Haçlı hilal anlayışı bitmiş değil. O aynen devam ediyor. Bu ateş çemberini yakanların ve sürekli körükleyenlerin tek bir gayesi vardır o da Türk ve İslam dünyasının lokomotif ülkesi Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önüne geçmektir. Ama müsaade etmeyeceğiz. Sınırlarımız içinde ve çevresinde yaşanıp da ülkemiz aleyhine sonuçlar doğuran her faaliyetin gerisinde milletimizi bu topraklardan söküp atma niyeti olduğundan zerre kadar şüpheniz olmasın. Tabi bu topraklar derken kastımız geniş manada gönül coğrafyamızdır. Türkiye’nin sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke olmadığını hala kabul etmek istemeyen varsa ya gafildir ya da kafası ve kalbi başka mahfillere kiralanmış haindir. Dolayısıyla çevremize gönül coğrafyamızın ufkuyla bakmamız yaşanan hadiseleri ona göre değerlendirmemiz gerekiyor. Suriye meselesi böyledir. Irak meselesi böyledir. Kıbrıs meselesi böyledir. Kafkaslardaki her mesele böyledir. Balkanlardaki her mesele böyledir. Güney Asya’daki her mesele böyledir. Doğu Akdeniz kıyılarından başlayıp Afrika’nın derinliklerine kadar inen her mesele böyledir. Hatta çeşitli ülkelere dağılmış olarak yaşayan 7 milyon vatandaşımız itibariyle Avrupa’daki her mesele bizim için böyledir. Elbette Gazze’de yaşananlar ve Kudüs meselesi de böyledir. Her kim Suriye’den, Irak’tan, Karabağ’dan, Libya’dan, Bosna’dan, Kudüs’ten bize ne diyorsa aslında bilerek veya bilmeyerek büyük Türkiye yürüyüşüne çelme takıyordur. Bir bilim insanı, ‘eğitimi asla zeka ile karıştırmayın doktoranız bulunabilir ve yine de bir cahil olabilirsiniz’ diyor. Ülkemizde de epeyce okumuş cahilin bulunduğu bir gerçektir. Buna karşı en büyük güvencemiz milletimizin o köklü irfanıyla ülke ve dünya meselelerini deruni bir şekilde kavrayabiliyor olmasıdır” şeklinde konuştu. Türkiye’yi rotasından saptırmak isteyenler her girişim, her senaryo, her tuzak önünde sonunda milletimizin iman ve cesaret duvarına çarpıp akamete uğradığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maruz kaldığımız her saldırının mutlaka bir maliyeti olmuştur. Zor da olsa ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye rotasında tutabilmemiz bize kayıplarımızı telafi etme imkanı sağlamıştır. Biz İstanbul’da 1994 Mart’ından ülke genelinde 2002 Kasım’ından itibaren işte bunun mücadelesini verdik. Sadece milletimizin iki asrı aşkın süredir yaşadığı kayıpların ve mahrumiyetlerin ikamesiyle kalmadık. Önce 2023 ardından Türkiye yüzyılı vizyonuyla ülkemizi çok daha büyük hedeflere yönelttik. Hamdolsun milletimiz bu mücadelede hep yanımızda yer aldı. Bizleri destekledi. Türkiye güçlendikçe her anlamda kendi iddiasını ortaya koydukça üzerine çektiği husumetlerin, büyüklüğü de arttı. Güya aynı ittifaklar içinde yer aldığımız aynı anlaşmalara taraf olduğumuz ülkelerin gizli veya açık blokajlarıyla karşı karşıya kaldık. Bilhassa son 10 yıldır önümüze çıkan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri engellerin sebebi işte bu tablodur. Bir de bunların içerideki uzantıları vardır. Bugüne kadar ne yaptıysak hangi projeyi hayata geçirdiysek hangi ilerlemeyi kaydettiysek işte bu dış ve sabotajcılara rağmen bunları başardık. Gençlerimize bırakacağımız en önemli miras olarak gördüğümüz büyük ve güçlü Türkiye’nin temellerini böylece yükselttik. Gençlerimizin bu temel üzerinde ülkemizi ve milletimizi dünyada hak ettiği seviyeye çıkartacağından şüphe duymuyorum. Türkiye mutlaka güçlü olmak zorundadır. Bunun en bariz ispatı yakın çevremizde son yıllarda ardı ardına yaşanan insani krizler ve çatışmalardır. Suriye darmadağın, Irak kırılgan, Libya bütünlüğünü hala sağlayamadı. Ukrayna topraklarındaki savaş hala sürüyor. Balkanlar’daki gerilim hiç düşmüyor. İsrail bölgedeki her devleti tahrik eder hale geldi. İşi gücü bu. Avrupa ve Amerika kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir şeyi umursamıyor. İslam ülkeleri maalesef Kudüs meselesi gibi en temel konularda güçlü bir duruş sergileyemiyor. Türk devletleri teşkilatı giderek güçlenmekle birlikte henüz arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadık. Tüm bu fotoğraf içinde Türkiye her alanda ve her konuda birlik, beraberlik, dayanışma sağlamak için çırpınıyor. Uğraşıyor, çalışıyor. Karabağ’da elde edilen netice birlik ve beraberlik halinde hareket edilmesinin nasıl sonuçlar doğurabileceğini, Allah’a hamdolsun bizlere gösterdi. Üzüntüyle ifade etmem gerekir ki Gazze meselesinde böyle bir güç birliği henüz oluşturamadık. Şayet bugün İsrail Gazze ve diğer Filistin şehirlerinde hatta buralara komşu ülkelerde hunharca insan öldürebiliyorsa bunun sebebi onun gücü değil İslam aleminin dağınıklığıdır. Batılı ülkelerin yönetimleri adeta İsrail’in esiri olmuş durumdayken aynı ülkelerin halklarında yaşanan uyanış ve giderek yükselen itirazlar insanlık adına umut veriyor. İngiltere’de caddelerin halini görüyorsunuz Fransa’da görüyorsunuz, Amerika’da görüyorsunuz, dün Berlin’de görüyorsunuz” açıklamasında bulundu. ‘Parlamento’nun çatısı altında Netanyahu gibi konuşanlar olamaz olmamalı’ İki bini aşkın avukatla inşallah bu soykırımı bizler gerekli olan yerlere şikayetini yapacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demek ki Ya Kahhar ismi şerifiyle bir başka uyanış tecelli. İsrail’in Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı devlet ve işgalci tutumu bir insanlık suçudur, soykırımdır. Şuanda iki bini aşkın avukatla inşallah bu soykırımı bizler gerekli olan yerlere şikayetini yapacağız. Bunun takipçisi olacağız, bunu yarı yolda bırakamayız ve bu bedel ödenecek. Ama bir de siyasi parti Parlamentosuna bakıyorsunuz aynı Netanyahu gibi konuşuyor. Şimdi bunlara cevabı verecek olan biziz. Neyle vereceğiz? Duruşumuzla vereceğiz. Hadlerini bildireceğiz. Zira bu Parlamento’nun çatısı altında Netanyahu gibi konuşanlar olamaz olmamalı. Söylüyorum dünde söyledim. İsrail bir terör devletidir. Ve ne yazık ki söylüyorum bu terör devletinin başında İsrail, halkını isyan ettiriyor ve onları kendine isyan ettirir hale getirmiştir. Onun için eceli yakınıdır. Bu suçun mutlaka uluslararası düzeyde takip edilmesi soruşturulması, çektikleri cezaları almaları şarttır. Aksi takdirde dünyada hiçbir birey hiçbir toplum kendini güvende hissedemez. Arkasına Amerika ve Avrupa gibi güçleri alan her terör oluşumu insanları dilediği gibi katledecek soykırıma varan vahşetler uygulayacaksa dünya düzeni bozulmuş demektir. Her bozuk düzen gibi bu düzenin de değişmesi kaçınılmazdır. Biz bu hakikatleri dile getirerek değişim talebini dünya gündemine taşıyarak ve görüştüğümüz her ülke temsilcisiyle paylaşarak üzerimize düşeni yapmanın gayreti içindeyiz. Zulme karşı duruşumuzu kalbimizde buğz etme yanında dilimizde ifade etmeye, elimizle düzelterek gösteriyoruz ama bunların hiç birini yapamıyorsak, kalbimizde buğz etmek sureti ile Rabbimize havale edeceğiz. Mısır üzerinden Gazze ye gönderdiğimiz insani yardımlar, Gazze’den ülkemize getirdiğimiz yaralılar bu gayretin ifadesidir. Şuanda kanser hastalarını 27 tane aldık yanlarında refakatçıları olmak üzere, cerrahi müdahale yapılması gerekenleri de bir an önce almanın gayreti içerisindeyiz. Şuan da Mısır’la görüşmelerimiz bu istikamette devam ediyor ve 666 ton gemi ile insani yardımlarımızı gönderdik. Bunun yanında on uçak dolusu yardımlarımızı gönderdik gönderiyoruz. İnşallah Gazze’de yaşanan vahşet ve orada şehit olan 12 bini aşkın kardeşimizin fedakârlığı dünyada yeni bir uyanışa yeni bir silkinişe vesile olacaktır. Allah’ın izni ile Gazze’de akan bir damla kan, bir damla gözyaşı boşa gitmeyecektir. Sizlerin vesilesi ile şer gözükenlerde hayır, hayır gözükenlerde şer olabileceği ikazına inşallah bir kez daha şahitlik edeceğiz. Milli Türk Talebe Birliğimizin tarihi boyunca hep olduğu gibi bu silkinişin, bu uyanışın, bu inkılabın bu gençlerimiz nezdinde bayraktarlığını yapacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Birleşmiş Milletler işlevsiz! Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Birleşmiş Milletler işlevsiz!

ANKARA (İGFA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti dönüşünde medya mensuplarının sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Birleşmiş Milletlerin ve diğer uluslararası örgütlerin işlevsiz olduğunu, ölen Müslüman olduğunda körleştiğini bir kez daha gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan bir yapının da güncellenmesi artık elzemdir. Birleşmiş Milletlerdeki daimi üyelik ve veto sistemi değiştirilmeli. Dünyanın geleceği, halkların yaşamları veto hakkına sahip 5 ülkenin insafına bırakılamaz" dedi. https://twitter.com/iletisim/status/1723643522396401754 İletişim Başkanlığı'ndan aktarılan bilgiye göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarının ele alındığı zirveyle ilgili şunları kaydetti: "Bildiğiniz üzere on yıllardır işgal ve baskı altında var olma mücadelesi veren Filistin’de tam 36 gündür tarifi imkansız bir zulüm yaşanıyor. Gazze’de masum siviller, ayrım göz etmeyen ağır bombardıman altında hayatlarını kaybediyor, kendi topraklarında ayrıca göçe zorlanıyor. İsrail, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, cami, kilise ayırt ekmeksizin hatta hasta, ölü taşıyan ambulanslara varıncaya kadar, mülteci kamplarını hedef almak suretiyle bütün dünyanın gözleri önünde savaş suçu işliyor. Batı ülkeleri, yaşanan tüm vahşeti sadece tribünden seyrediyor. Bütün bunlar karşısında vicdan sahibi olanların, sessiz kalması mümkün değil. Bu anlayışla ilk günden beri Gazze’deki katliamı dünyaya duyurma, Filistin davasının sesi olma gayretinde oldum. Bunları gerek ziyaretler vasıtasıyla gerek telefon diplomasisiyle yürütme gayreti içindeyim. Bunu yaparken sivilleri hedef alan saldırıları hiçbir şekilde tasvip etmediğimizi ve bütün bunları gerek yazılı gerek görsel medya çalışmalarıyla da ifade ettik. 7 Ekim’den bu yana diplomasi ve diyalog kulvarlarını kullanarak insani ateşkesin tesisi için yoğun çaba sarf ettik. Temaslarımızda, ateşkes sağlanmasının, çatışmaların sona erdirilmesinin ve insani yardımların Gazze’ye kesintisiz şekilde ulaştırılmasının önemine vurgu yaptım." Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Eğer Gazze Filistin halkının değil, bu işgalci yerleşimcilerin, İsrail'in toprağıdır' diye bir yaklaşım Biden'da varsa, zaten anlaşmamız mümkün değil" dedi. ERDOĞAN 17 KASIM'DA ALMANYA'YA, 21 KASIM'DA DA CEZAYİR'E GİDECEK Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin bundan sonra barışı sağlamaya yönelik Türkiye'nin yol haritası ne olacak?" sorusunu da şöyle yanıtladı: "Şu anda Birleşmiş Milletlerde yapılan oylamada Filistin’in yanında duran 121 ülke bizim için önemli. Burada 40 ülkenin malum çekimser oyu, 14 de karşı oy var. Karşı olanların başını da ABD çekiyor. Fakat biz “Bu 121 ülkeye acaba 40 çekimser ülkeden ne kadar daha ilave edebiliriz?” meselesine odaklandık. Onlarla bir telefon diplomasisi veyahut da görüşme söz konusu olabilir. Örneğin, şimdi biz bu akşam Endonezya'yla görüştük ama Endonezya'yla ilgili zaten sıkıntı yok. Örneğin çekimser ülkeler arasında Macaristan bulunuyor. Onlarla görüşsek, olumsuz davranmasına rağmen, acaba yanımıza çekebilir miyiz? Ayrıca çekimser olanlardan yanımıza çekebilecek olduklarımız var mı yok mu? Bunun arayışı içindeyiz, şöyle bir gözden geçirelim istiyorum. Bu telefon diplomasisine de Riyad zirvesinden sonra başlayalım istiyorum. Yoğun bir şekilde inşallah buna da başlayacağız. Ayrıca ayın 28'inde de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi bize geliyor. Yani bunları sağlayabilirsek, bunlar da tabii çok daha farklı bir ses inşallah çıkaracaktır. Türk Devletleri’nde zaten fire yok, orada sıkıntı olmadı. Rusya-Ukrayna meselesinde Ukrayna’nın yanında duran bugün çekimser olanlarla konuşup “Bak siz orada Ukrayna'nın yanında yer aldınız, şimdi Filistin’de de binlerce insan öldürülüyor, burada da siz sessiz kalamazsınız. Biz ne Ukrayna ne Rusya’da ayrım yapmadık ve tahıl naklini tüm Afrika'ya, Avrupa'ya biz sağladık. Şimdi sesinizi çıkarın” deme imkanımız olacağını düşünüyorum. Ve tabii bu adımları attığımızda Afrika ülkelerinden ciddi bir fire vereceğimizi zannetmiyorum. Çünkü Afrika ülkelerinin bize bakışı çok daha iyi. Kaldı ki Mısır'la ilişkileri gayet iyi. Burada inanıyorum ki Katar'ın devreye girmesi de Afrika ülkelerinin bu sürece destek vermesini ciddi manada sağlayacaktır" diye konuştu. Zirvede bu konulara dikkati çektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuruluş nedeni Filistin davası olan İslam İş Birliği Teşkilatı’na büyük sorumluluklar düştüğünün de altını çizdiğini söyledi. Gerek zirve toplantısında gerek mevkidaşlarıyla yaptığı ikili görüşmelerde, Filistin meselesi çözülmeden normalleşme adımlarının sonuçsuz kalacağını dile getirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Bölgemiz, ancak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin devletinin vücut bulmasıyla kalıcı barışa kavuşabilir. Bu konuda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğine işaret ettim. Gerek Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığım görüşmede ki düşüncelerimiz mutabık, gerek Endonezya Cumhurbaşkanı Joko Widodo ile yaptığım görüşmede bunları ele aldık. Gerekse Mısır Devlet Başkanı Sayın Sisi ile yaptığım görüşmede yine bunları görüştük. Mısır Devlet Başkanı'nın özellikle Refah Kapısı'nı bütün olumsuzluklara rağmen işletmesi, burayı devreye sokması çok büyük önem arz ediyor. Bu konuda da şu ana kadar yaptığı gayretler takdire şayandır. Kendileriyle de irtibatlarımızı gerek Dışişleri Bakanlarımız gerek İstihbarat Başkanımız, onlar sürdürüyorlar ve biz de sürekli irtibat hâlinde kalacağımızın teyidini yaptık. Türkiye olarak varılacak bir çözümün uygulanması aşamasında garantör sıfatıyla sorumluluk almaya hazır olduğumuzu tekrar dile getirdik. İslam İş Birliği Teşkilatı’ndaki dostlarımızla koordinasyon hâlinde, daha fazla kanın akmaması için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz." Zirvede alınan kararların hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak bu sürecin takipçisi olacağız." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.