#Gazze

Haberin Analizi - Gazze haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gazze haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Gazze'de yıkıntılar arasında iftar! Kızılay Gazze'deki aşevi kapasitesini 30 bine çıkardı Haber

Gazze'de yıkıntılar arasında iftar! Kızılay Gazze'deki aşevi kapasitesini 30 bine çıkardı

“Bu Ramazan da Kalbimiz Bir Soframız Bir” sloganıyla başlattığı kampanya kapsamında Türkiye’nin dört bir yanında yardım çalışmalarını aralıksız sürdüren Türk Kızılay, Gazze halkını da yalnız bırakmıyor. ANKARA (İGFA) - Gazze’de yıkıntılar arasında hayatını sürdüren pek çok ihtiyaç sahibi, Türk Kızılay’ın ulaştırdığı Ramazan yardımlarıyla iftar sofrası kuruyor. Onlardan biri de Han Yunus’taki Ebu Amuna Ailesi. Molozlar arasında kurdukları sofra, Gazze’deki insanlık dramını bir kez daha gözler önüne seriyor. Gazze’deki insani krizin etkilerini hafifletmek için çatışmaların yaşandığı ilk günden beri bölgeye yönelik yardım çalışmalarını sürdüren Türk Kızılay, yıkıntılar arasında hayatını sürdüren ihtiyaç sahiplerine iftarlık desteği ulaştırıyor. Gazze’nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde, çatışmalar nedeniyle evleri enkaza dönen Ebu Amuna ailesi de onlardan biri. Beş kişilik Ebu Amuna Ailesi’nin Türk Kızılay’ın ulaştırdığı iftarlık desteğiyle yıkıntılar arasında kurduğu iftar sofrası Gazze’de yaşanan insanlık dramını bir kez daha gözler önüne sürüyor. Bölgede gıda kolisi dağıtımlarını sürdüren Kızılay ekipleri, pek çok ailenin enkaza dönüşen evlerinde yaşamaya devam ettiğine şahit oluyor. KIZILAY’DAN GAZZE’YE HER GÜN 30 BİN KİŞİLİK İFTAR YEMEĞİ Türk Kızılay, çatışmaların ilk gününden bu yana Gazze’de hizmet veren aşevinin kapasitesini Ramazan’da artırarak 30 bin kişiye çıkardı. Gazze’nin kuzeyinde Rimal ve Derilbelah bölgeleri ile güneyde Han Yunus ve Refah’taki dağınık yerleşimlerde iftarlık desteği veren Kızılay, temel mutfak ihtiyacı içinse 50 bin gıda kolisi dağıtıyor. Türk Kızılay’ın Ramazan kampanyası kapsamında Gazze’de gıda yardımlarına Filistin Gıda Yardımı ve Filistin İftar/Sahur seçenekleriyle katkı sunmak mümkün. Hayırseverler GAZZE yazıp 2668’e SMS göndererek 50 TL bağışta da bulunabilir. Detaylı bilgiye kizilay.org.tr/ramazan adresi, 168 Kızılay ücretsiz danışma ve bağış hattı, mobil uygulama ve ülke genelindeki tüm Kızılay şubeleri aracılığıyla ulaşmak mümkün. https://youtu.be/TQ_g_3EifxU

ABD ile İsrail arasında büyük bir silah anlaşması imzalandı iddiası Haber

ABD ile İsrail arasında büyük bir silah anlaşması imzalandı iddiası

İsrail'de yayın yapan Kanal 12 televizyonu, Washington'la yapılan anlaşmada yer alan Savunma Bakanlığından İsrailli yetkililerin şu sözlerini aktardı: "Gazze Şeridi'nde devam eden savaş sırasında ABD ile İsrail arasında dramatik silah anlaşması imzalandı. Önümüzdeki birkaç gün içinde İsrail ordusuna konuşlandırılacağı üç yeni filo ve binlerce mühimmat sağlanacak." İsimleri belirtilmeyen yetkililere göre anlaşma, İsrail ordusuna çok sayıda F-35 ve F15 AI uçağı ile Apache savaş helikopteri sağlanmasını içeriyor. Yetkililer, Gazze'deki savaşın ve kuzeyde Lübnan Hizbullah'ıyla çatışmaların devam ettiği bir dönemde imzalanan anlaşmanın "olağanüstü büyüklükte" olduğunu söyledi. İSRAİL'İN GAZZE'Yİ İŞGALİNDE 7 EKİM SONRASI Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme" gerekçesiyle İsrail'e 7 Ekim 2023'te kapsamlı saldırı düzenledi. İsrail, 7 Ekim'deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 11 bini çocuk, 7 bin 500’ü kadın olmak üzere 25 bin 900 Filistinli öldürüldü, 64 bin 110 kişi yaralandı. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor. İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana 219’u karadan işgal sürecinde olmak üzere 556 askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Çatışmalara 24 Kasım 2023'te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan "insani ara"da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 373 Filistinli hayatını kaybetti. İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim 2023'ten bu yana sınırda devam eden çatışmalarda 30 Lübnanlı sivil ve 167 Hizbullah mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 10 İsrail askeri öldü.

Gazze'den tahliye edilen 87 kişi İstanbul’a getirildi Haber

Gazze'den tahliye edilen 87 kişi İstanbul’a getirildi

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ve AFAD koordinesinde Refah Sınır Kapısı'ndan Mısır'a ulaşan 87 kişilik kafile, Kahire’den gece saatlerinde kalkan Türk Hava Yolları’na ait tarifeli uçakla 02.45 sıralarında İstanbul’a geldi. Havalimanında bulunan VİP terminaline getirilen içerisinde çok sayıda kadın, yaşlı ve çocukların olduğu grup, VİP salonundaki kimlik ve pasaport kontrollerinin ardından AFAD yetkilileri tarafından kalacakları yerlere götürüldü. "GÜVENLİK SIKINTIMIZ VAR, İNSANLAR BİR YERDEN BİR YERE KAÇMAYA ÇALIŞIYOR" Gazze’de ailesini bırakıp İstanbul’da yaşayan eşinin yanında gelen 33 yaşındaki Ahmet Şaltur, çok sayıda kişinin kurtarıldığını belirtti. Şaltur, ’’Herkes bizim için elinden geleni yaptı ve ailem hala Gazze’de yaşıyor. Orada kalmaya devam edecekler. Bir sürü eksik var elektrik, gaz ve su. Yakıt en önemli ihtiyacımız. Yakıt eksikse suyu yer altından çıkaramıyorlar. Asıl en önemlisi güvenlik sıkıntımız var ve insanlar bir yerden bir yere kaçmaya çalışıyorlar. Güvenli bir yer kalmadı, hastaneler okullar ve kiliseler hep bombalandı’’ diye konuştu. İstanbul’da yaşayan ve havalimanına eşini karşılamaya gelen Ahmet Şaltur’un eşi Sümeyra Yıldız ise, "Çok şükür rahatladık tabii ki ama tam anlamıyla Filistin özgür olana kadar iyi olmayacağız. Mücadeleye elimizden geldiği kadar devam edeceğiz’’ dedi. İstanbul’a getirilen 87 kişiden oluşan kafilede bulunan ve Türkiye’de yaşayan Özgül Smery ise, "3 günden beri sınır kapısındaydık, yoldayız ve çok yorgunum. Ülkeme geldiğim için seviniyorum ama tabii ki bu buruk bir sevinç arkamda bıraktıklarım için’’ ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Batı’ya Gazze tepkisi Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Batı’ya Gazze tepkisi

Yatıyorlar kalkıyorlar söyledikleri şey Hamas da Hamas. Neymiş 7 Ekim'de Hamas'ın o çıkışı işte bu hali ateşledi diyorlar. Tabi kendilerine şunu söyledim, şu anda 13 bin çocuk, kadın, yaşlı İsrail tarafından öldürüldü. Bunu niye konuşmuyorsunuz? İşte rehineler, tamam İsrail'in elindeki rehineler ne olacak? 10 bine yakın İsrail'in elinde rehine var" dedi.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Türk Talebe Birliği 62. Genel Kuruluna katıldı. Milli Türk Talebe Birliğimizin 62. Genel Kurulu'nun hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuruluşundan bugüne Milli Türk Talebe Birliğimizin çatısı altında mücadele eden, görev alan, hizmet veren herkese şükranlarımı sunuyorum. Bugün de aynı kutlu mücadeleyi sürdüren kardeşlerimizin her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Genel kurulumuzda hizmet bayrağını devralacak olan kardeşlerime rabbimden başarılar diliyorum” dedi. Kalbi ülkesine ve milletine hizmet etmek aşkı ile çarpan büyüklerimizin ve gençlerimizin ısrarlı takibi ile 2008 yılında Milli Türk Talebe Birliğinin resmen tekrar faaliyete geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilindiği gibi Milli Türk Talebe Birliğinin kuruluşu 1916 yılına kadar gider. Cumhuriyet’in ilanından sonra da çalışmalarını sürdüren birliğimiz Hatay meselesinin en hararetli günlerinde aldığı aksiyon sebebi ile 1936 yılında kapatılmıştı. Yaklaşık 10 yıl sonra yeniden faaliyete geçen Milli Türk Talebe Birliği 1965 yılına kadar ismine ve temsil ettiği misyona pekte uyuşmayan bir yönetimin elinde adeta bizar olmuştur. Daha sonra yeniden isminde ifadesi bulunan Milli bir çizgiye yönelen birliğimiz benzer pek çok sivil toplum kuruluşu gibi 12 Eylül darbesinin enkazı altında kalmıştır. Kalbi ülkesine ve milletine hizmet etmek aşkı ile çarpan büyüklerimizin ve gençlerimizin ısrarlı takibi ile birliğimiz 2008 yılında resmen tekrar faaliyete geçmiştir. Kalbi ülkesine ve milletine hizmet aşkıyla çarpan büyüklerimizin ve gençlerimizin ısrarlı takibiyle birliğimiz 2008'de resmen tekrar faaliyete geçmiştir. Milli Türk Talebe Birliği yaklaşık 107 yıllık tarihi ile ülkemiz gençliğinin önünde maziden atiye kurulan bir köprü olmayı sürdürmektedir. Çanakkale Savaşı döneminden başlayıp, milli mücadele ve cumhuriyetin çeşitli evrelerine kadar uzanan süreçte birliğimiz daima milletimizin saldırı altındaki değerlerinin savunucusu olmuştur” açıklamasını yaptı. Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasının işaret fişeğini yaktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkçe hassasiyetinden Bulgaristan'daki Türk mezarların tahribine karşı çıkmaya, Hatay'ın anavatana katılmasından Sovyet tehdidi ile mücadeleye, Kıbrıs meselesini sahiplenmekten Doğu Türkistan ve Kerkük'teki gelişmelere, Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması davasından Büyük Türkiye Vizyonuna kadar gerçekten çok geniş bir yelpazede bunun örneklerini görmek mümkündür. Biz de gençlik yıllarımızda bu çatı altında pek çok faaliyete katıldık. Pek çok kültür ve sanat programında bir fiil yer aldık. Fakir de burada tesisler müdürlüğü yaptı, kültür müdürlüğü yaptı ve özellikle de üstadımızın jübilesi ile alakalı burada bir seçim yapıldı. Bu koltuklar o zaman yoktu. Tahta koltuklar ve iki arkadaş finale kaldık. Bir arkadaşım o kendine göre çok uzunca bir üstadın takdimine hazırladı. Ben de şöyle bir A4'ün yarısı kadar bir takdim hazırladım. Tabi üstadımızın bazı ifadeleri çok ağırdı. Diğer arkadaşıma onu yaptırmadı. Görevi fakire verdi. Jübilesini spor sergi sarayında yapıyoruz. Yani bugünkü Harbiye'de bulunan salonun yerinde spor sergi sarayı vardı. İstanbul'un en büyük spor salonu orasıydı. Türbinler çöktü muhteşem bir katılım ve üstadımızın orada başlayan o jübile serüvenini İzmir, Ankara devam ettirdik. Böyle bir süreç söz konusu. Böyle bir süreç söz konusu. Şimdi Ayasofya'yı konuşuyoruz hep. Ayasofya'da su terazisinin Sultanahmet'te bulunuyoruz konuşmacılar orada. Miting meydanda devası ve o meydandaki mitingde az önce de söylendiği gibi üstadımız orada Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak hem de nasıl açılacak diyerek o günden işaret fişeğini yaktı. Elhamdülillah Ayasofya'yı açmak da bizlere nasip oldu. Milli Türk Talebe Birliği'nin en önemli özelliği ülkemizdeki milliyetçi ve mukaddesatçı gençlerin tamamını kucaklamayı başarabilmesidir. Kimi dönemlerde farklı ekollerin ağırlığı hissedilmiş olsa da birliğin genel olarak bu vasfını korumaya özen gösterdiğini görüyoruz. Bugün de birliğimizden beklentimiz gençlerimizin siyasi, sosyal, kültürel ve teknolojik olarak yoğun bir küresel bombardıman altında kaldığı şu dönemde aynı kuşatıcılığı sergilemeye devam etmesidir. Şu anda karşımda bulunan spor salonunda bulunan tüm gençlerimizden benim ricam, benim istirhamım aman ha şu kucaklayıcı vasfınızı asla kaybetmeyin. Bir olacağı, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız hep birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu. "Yatıyorlar kalkıyorlar dedikleri tek şey Hamas da Hamas" Bütün batı dünyası haçlı emperyalist yapı bir arada olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geleceğimizin sahibi ve teminatı olan gençlerimizi güçlü bir tarihi ve kültürel donanımla dünyaya hazırlayamazsak işimizi zora sokarız. İşte şu anda İsrail Filistin olayını hep birlikte dünyada takip ediyoruz. Neler olduğunu hep birlikte görüyoruz. Neler olduğunu hep birlikte görüyoruz. Müslümanlar buna layık mı? Değil, ama yanlışlarımız, eksiklerimiz var. Bakın bütün batı dünyası haçlı emperyalist yapı bir arada. Birbirinden ayrı yanları yok. Dün akşamki ziyaretimde de ne yazık ki bunları gördük. Cumhurbaşkanında da bunu gördüm, diğerinde de. Yatıyorlar kalkıyorlar söyledikleri şey Hamas da Hamas. Neymiş 7 Ekim'de Hamas'ın o çıkışı işte bu hali ateşledi diyorlar. Tabi kendilerine şunu söyledim. Şu anda 13 bin çocuk, kadın, yaşlı İsrail tarafından öldürüldü. Bunu niye konuşmuyorsunuz? İşte rehineler, tamam İsrail'in elindeki rehineler ne olacak? 10 bine yakın İsrail'in elinde şuanda rehine var. Hadi Almanya olarak siz onları verme adımını atın biz de şu anda Hamas'ın elindekileri almanın gayreti içerisine girelim. Var mısınız buna? Evet diyemiyorlar. Bir hafta sonra İsrail'e gidecek cumhurbaşkanınız. Atın bu adımı biz de karşı adımı atalım. Başka türlü bu olmaz. Ne olursa olsun dik duracağız dik. Bundan taviz veremeyiz. Bireysel kariyeri peşinde koşmaktan başka ideali olmayan bir kitle bizim istikbalimizi emanet edeceğimiz gençlik olamaz. Birlik, beraberlik, inanç, cesaret ve istikrar içinde hareket eden ülkesinin ve milletinin meselelerine kafa yoran fikri ve bedeni yetkinliği ile öne çıkan bir gençlik inşallah bu çatı altında kendini gösterecektir. Birliğimizin sembol isimlerinden üstadın zaman bendedir ve mekan bana emanettir diye ifade ettiği şuura sahip gençliğin yetişmesi için üzerimize düşenleri yapmak bizim de boynumuzun borcudur. Hep söylediğimiz gibi şu salondaki büyüklerimiz bizim kuşağımız ve hatta bizden sonraki nesil gençlerimizin zamanının misafirleri olarak biz buradayız. Biz misafiriz şuanda. Asıl sahipler burada. Ona göre sizden beklentimiz çok fazla” dedi. İnsanlığın en eski miraslarını bünyesinde barındıran bir coğrafyada hüküm sürdüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Yüz Yılı dediğimiz büyük güçlü müreffeh Türkiye inşası için gereken alt yapıyı kurmak ve imkanları sağlamaktır. Yani burada bir fiziki yapı inşa edilmesi gerçekten bu kurumun ideallerine bir adım olacaktır. Vatan topraklarındaki bin yıllık varlığımız ile binlerce yıllık medeniyet mirasımızın Allah’ın izniyle daha binlerce yıl devam edebilmesini ancak bu şekilde temin edebiliriz. İnsanlığın en eski miraslarını bünyesinde barındıran bir coğrafyada hüküm sürüyoruz. Bu büyük ve şanlı mirasın sahibi olmak aynı zamanda pek çok sorunu, sıkıntıyı, krizi göğüslemeyi de gerektiriyor. Sizlerin de takip ettiği gibi ülkemiz adeta bir ateş çemberiyle çevrilidir. Türkiye bu ateş çemberi içinde siyasi, ekonomik, askeri, kültürel, sosyal her alanda dünyanın en ileri ülkelerinden biri olma hedefiyle yoluna devam ediyor. Fakat şunu unutmayalım; Haçlı hilal anlayışı bitmiş değil. O aynen devam ediyor. Bu ateş çemberini yakanların ve sürekli körükleyenlerin tek bir gayesi vardır o da Türk ve İslam dünyasının lokomotif ülkesi Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önüne geçmektir. Ama müsaade etmeyeceğiz. Sınırlarımız içinde ve çevresinde yaşanıp da ülkemiz aleyhine sonuçlar doğuran her faaliyetin gerisinde milletimizi bu topraklardan söküp atma niyeti olduğundan zerre kadar şüpheniz olmasın. Tabi bu topraklar derken kastımız geniş manada gönül coğrafyamızdır. Türkiye’nin sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke olmadığını hala kabul etmek istemeyen varsa ya gafildir ya da kafası ve kalbi başka mahfillere kiralanmış haindir. Dolayısıyla çevremize gönül coğrafyamızın ufkuyla bakmamız yaşanan hadiseleri ona göre değerlendirmemiz gerekiyor. Suriye meselesi böyledir. Irak meselesi böyledir. Kıbrıs meselesi böyledir. Kafkaslardaki her mesele böyledir. Balkanlardaki her mesele böyledir. Güney Asya’daki her mesele böyledir. Doğu Akdeniz kıyılarından başlayıp Afrika’nın derinliklerine kadar inen her mesele böyledir. Hatta çeşitli ülkelere dağılmış olarak yaşayan 7 milyon vatandaşımız itibariyle Avrupa’daki her mesele bizim için böyledir. Elbette Gazze’de yaşananlar ve Kudüs meselesi de böyledir. Her kim Suriye’den, Irak’tan, Karabağ’dan, Libya’dan, Bosna’dan, Kudüs’ten bize ne diyorsa aslında bilerek veya bilmeyerek büyük Türkiye yürüyüşüne çelme takıyordur. Bir bilim insanı, ‘eğitimi asla zeka ile karıştırmayın doktoranız bulunabilir ve yine de bir cahil olabilirsiniz’ diyor. Ülkemizde de epeyce okumuş cahilin bulunduğu bir gerçektir. Buna karşı en büyük güvencemiz milletimizin o köklü irfanıyla ülke ve dünya meselelerini deruni bir şekilde kavrayabiliyor olmasıdır” şeklinde konuştu. Türkiye’yi rotasından saptırmak isteyenler her girişim, her senaryo, her tuzak önünde sonunda milletimizin iman ve cesaret duvarına çarpıp akamete uğradığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maruz kaldığımız her saldırının mutlaka bir maliyeti olmuştur. Zor da olsa ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye rotasında tutabilmemiz bize kayıplarımızı telafi etme imkanı sağlamıştır. Biz İstanbul’da 1994 Mart’ından ülke genelinde 2002 Kasım’ından itibaren işte bunun mücadelesini verdik. Sadece milletimizin iki asrı aşkın süredir yaşadığı kayıpların ve mahrumiyetlerin ikamesiyle kalmadık. Önce 2023 ardından Türkiye yüzyılı vizyonuyla ülkemizi çok daha büyük hedeflere yönelttik. Hamdolsun milletimiz bu mücadelede hep yanımızda yer aldı. Bizleri destekledi. Türkiye güçlendikçe her anlamda kendi iddiasını ortaya koydukça üzerine çektiği husumetlerin, büyüklüğü de arttı. Güya aynı ittifaklar içinde yer aldığımız aynı anlaşmalara taraf olduğumuz ülkelerin gizli veya açık blokajlarıyla karşı karşıya kaldık. Bilhassa son 10 yıldır önümüze çıkan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri engellerin sebebi işte bu tablodur. Bir de bunların içerideki uzantıları vardır. Bugüne kadar ne yaptıysak hangi projeyi hayata geçirdiysek hangi ilerlemeyi kaydettiysek işte bu dış ve sabotajcılara rağmen bunları başardık. Gençlerimize bırakacağımız en önemli miras olarak gördüğümüz büyük ve güçlü Türkiye’nin temellerini böylece yükselttik. Gençlerimizin bu temel üzerinde ülkemizi ve milletimizi dünyada hak ettiği seviyeye çıkartacağından şüphe duymuyorum. Türkiye mutlaka güçlü olmak zorundadır. Bunun en bariz ispatı yakın çevremizde son yıllarda ardı ardına yaşanan insani krizler ve çatışmalardır. Suriye darmadağın, Irak kırılgan, Libya bütünlüğünü hala sağlayamadı. Ukrayna topraklarındaki savaş hala sürüyor. Balkanlar’daki gerilim hiç düşmüyor. İsrail bölgedeki her devleti tahrik eder hale geldi. İşi gücü bu. Avrupa ve Amerika kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir şeyi umursamıyor. İslam ülkeleri maalesef Kudüs meselesi gibi en temel konularda güçlü bir duruş sergileyemiyor. Türk devletleri teşkilatı giderek güçlenmekle birlikte henüz arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadık. Tüm bu fotoğraf içinde Türkiye her alanda ve her konuda birlik, beraberlik, dayanışma sağlamak için çırpınıyor. Uğraşıyor, çalışıyor. Karabağ’da elde edilen netice birlik ve beraberlik halinde hareket edilmesinin nasıl sonuçlar doğurabileceğini, Allah’a hamdolsun bizlere gösterdi. Üzüntüyle ifade etmem gerekir ki Gazze meselesinde böyle bir güç birliği henüz oluşturamadık. Şayet bugün İsrail Gazze ve diğer Filistin şehirlerinde hatta buralara komşu ülkelerde hunharca insan öldürebiliyorsa bunun sebebi onun gücü değil İslam aleminin dağınıklığıdır. Batılı ülkelerin yönetimleri adeta İsrail’in esiri olmuş durumdayken aynı ülkelerin halklarında yaşanan uyanış ve giderek yükselen itirazlar insanlık adına umut veriyor. İngiltere’de caddelerin halini görüyorsunuz Fransa’da görüyorsunuz, Amerika’da görüyorsunuz, dün Berlin’de görüyorsunuz” açıklamasında bulundu. ‘Parlamento’nun çatısı altında Netanyahu gibi konuşanlar olamaz olmamalı’ İki bini aşkın avukatla inşallah bu soykırımı bizler gerekli olan yerlere şikayetini yapacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demek ki Ya Kahhar ismi şerifiyle bir başka uyanış tecelli. İsrail’in Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı devlet ve işgalci tutumu bir insanlık suçudur, soykırımdır. Şuanda iki bini aşkın avukatla inşallah bu soykırımı bizler gerekli olan yerlere şikayetini yapacağız. Bunun takipçisi olacağız, bunu yarı yolda bırakamayız ve bu bedel ödenecek. Ama bir de siyasi parti Parlamentosuna bakıyorsunuz aynı Netanyahu gibi konuşuyor. Şimdi bunlara cevabı verecek olan biziz. Neyle vereceğiz? Duruşumuzla vereceğiz. Hadlerini bildireceğiz. Zira bu Parlamento’nun çatısı altında Netanyahu gibi konuşanlar olamaz olmamalı. Söylüyorum dünde söyledim. İsrail bir terör devletidir. Ve ne yazık ki söylüyorum bu terör devletinin başında İsrail, halkını isyan ettiriyor ve onları kendine isyan ettirir hale getirmiştir. Onun için eceli yakınıdır. Bu suçun mutlaka uluslararası düzeyde takip edilmesi soruşturulması, çektikleri cezaları almaları şarttır. Aksi takdirde dünyada hiçbir birey hiçbir toplum kendini güvende hissedemez. Arkasına Amerika ve Avrupa gibi güçleri alan her terör oluşumu insanları dilediği gibi katledecek soykırıma varan vahşetler uygulayacaksa dünya düzeni bozulmuş demektir. Her bozuk düzen gibi bu düzenin de değişmesi kaçınılmazdır. Biz bu hakikatleri dile getirerek değişim talebini dünya gündemine taşıyarak ve görüştüğümüz her ülke temsilcisiyle paylaşarak üzerimize düşeni yapmanın gayreti içindeyiz. Zulme karşı duruşumuzu kalbimizde buğz etme yanında dilimizde ifade etmeye, elimizle düzelterek gösteriyoruz ama bunların hiç birini yapamıyorsak, kalbimizde buğz etmek sureti ile Rabbimize havale edeceğiz. Mısır üzerinden Gazze ye gönderdiğimiz insani yardımlar, Gazze’den ülkemize getirdiğimiz yaralılar bu gayretin ifadesidir. Şuanda kanser hastalarını 27 tane aldık yanlarında refakatçıları olmak üzere, cerrahi müdahale yapılması gerekenleri de bir an önce almanın gayreti içerisindeyiz. Şuan da Mısır’la görüşmelerimiz bu istikamette devam ediyor ve 666 ton gemi ile insani yardımlarımızı gönderdik. Bunun yanında on uçak dolusu yardımlarımızı gönderdik gönderiyoruz. İnşallah Gazze’de yaşanan vahşet ve orada şehit olan 12 bini aşkın kardeşimizin fedakârlığı dünyada yeni bir uyanışa yeni bir silkinişe vesile olacaktır. Allah’ın izni ile Gazze’de akan bir damla kan, bir damla gözyaşı boşa gitmeyecektir. Sizlerin vesilesi ile şer gözükenlerde hayır, hayır gözükenlerde şer olabileceği ikazına inşallah bir kez daha şahitlik edeceğiz. Milli Türk Talebe Birliğimizin tarihi boyunca hep olduğu gibi bu silkinişin, bu uyanışın, bu inkılabın bu gençlerimiz nezdinde bayraktarlığını yapacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

Rektör Çağlar: “İsrail zulmü son bir ayda zirveye çıktı” Haber

Rektör Çağlar: “İsrail zulmü son bir ayda zirveye çıktı”

BTÜ tarafından Yıldırım Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen ‘İsrail Sorunu ve Filistin’ konulu panelin moderatörlüğünü, Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat üstlendi. Panelin konuşmacıları ise Yalova Üniversitesi Yalova İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiUluslararası İlişkiler BölümüÖğretim Üyesi Dr. Mehmet Ali Uğur, Bursa Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı ve Doç. Dr. İsmail Akdoğan oldu. Etkinliğe; Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Fethi Yıldız, Yıldırım Belediyesi Başkan Yardımcısı Taner Taştekin, Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan, Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl, BTÜ’lü akademik ve idari personelin yanı sıra çok sayıda öğrenci katıldı. Panelin dinleyicileri arasında çok farklı ülkelerden gelerek BTÜ’de öğrenim gören uluslararası öğrencilerin yer alması dikkat çekti. Panelin açılış konuşmasını Rektör Çağlar yaptı. Konuşmasına Bosna’nın Bilge Kralı Aliya İzzetbegoviç’in, savaş yıllarında sarf ettiği "Her şey bittiğinde hatırlayacağımız tek şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır" sözlerine atıfta bulunarak başlayan Çağlar, içinde bulunduğumuz sürecin, dostların sessizliğini bozma günü olduğunu hatırlattı. Konuşmasında insanlığa vicdanının gereğini yapma çağrısı da yapan Çağlar, “75 yıldır devam eden İsrail zulmü son bir ayda doruğa çıkmıştır” dedi. Gazze’de büyük bir soykırımın yaşandığının altını çizen Çağlar, sivil yerleşim yerlerinin, ibadethanelerin, hastanelerin, eğitim kurumları ve hatta ambulansların bile İsrail tarafından acımasızca vurulduğunu, saldırıların toplu katliama daha da ötesine giderek sistemli bir soykırıma dönüştüğünü ifade etti. Son bir aydaki saldırılarda hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 10 bini aştığı bildiren Çağlar, saldırılarda ölenlerin büyük bir bölümünün siviller, kadınlar ve çocuklar olduğunu belirtti. Uluslararası toplumun ve özellikle de Avrupa devletlerinin birçoğunun sessiz kaldığını sözlerine ekleyen Çağlar, başta Amerika olmak üzere birtakım devletlerin İsrail’e açık destek verdiklerini aktardı. Konuşmasında batı medyasının, kamuoyunu şekillendirmek adına sistematik olarak yanıltıcı içerikler yayınlamakta olduğuna da değinen Çağlar, İsrail saldırılarına meşruiyet sağlamaya yönelik medya içerikleri, failleri ve suçu örtbas ederken kurban konumumdaki Filistinlileri de haksız gösterme çabasını sergilediklerini söyledi. İsrail’i, ona destek verenleri ve uluslararası odakları şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz Çağlar konuşmasına şöyle devam etti. “Yaşanan bu zulüm ve haksızlık karşısında; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Dünya Beşten Büyüktür’ söyleminin ne kadar yerinde ve ne kadar gerekli bir çıkış olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Bizler bu vahşet ve soykırım karşısında sessiz kalmayarak tarafımızı belli etmiş bulunuyoruz. Bu barbarca mezalimin sorumlusu ve insanlığa karşı suçları işleyen İsrail’i, ona destek verenleri ve uluslararası odakları şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Bireysel ve kurumsal olarak çabalar gösteriyoruz. Bugün burada çok değerli akademisyen hocalarımızla birlikte İsrail sorununu tüm yönleri ile ele alacak ve yapılması gerekenleri konuşacağız. Panelimizin organizasyonunda emeği geçen arkadaşlarımıza, her daim yanımızda olan Yıldırım Belediyemize ve bugün bizleri onurlandırarak aramızda bulunan panelist Hocalarımıza ayrı ayrı teşekkür ederim”. Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Fethi Yıldız: “Başarıya ulaşamayacak” Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Fethi Yıldız selamlama konuşmasında şunları söyledi: Bursa Teknik Üniversitesi Rektörümüze çabaları nedeni ile teşekkür ediyor ve bu etkinliği düzenlediği için kutluyorum. Vaat edilmiş topraklar hevesi ile Dünya’nın başına bela olan Siyonist zihniyetinin Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde gerçekleştirilecek mücadele ile başarıya ulaşamayacağını biliyoruz. Cenab-ı Allah’tan Ortadoğu’daki kanın bir önce durmasını diliyorum”. Panel açılışında selamlama konuşması gerçekleştirsen Yıldırım Belediyesi Başkanvekili Taner Taştekin, asıl sorunun Kudüs kenti olduğuna dikkat çekerek; “Batılı devletlerin Ortadoğu’ya yerleştirdiği bu kanser hücresinin oradan çıkmaması için her şeyi yapan bir Hristiyan âlemiyle karşı karşıyayız. Biz Kudüs medeniyetini kaybedebiliriz. Ben orada hayatını kaybeden bütün mazlumlara Allahtan rahmet diliyorum” dedi. Moderatör Prof. Dr. İnat: “İsrail canı istediğinde Filistin’deki katliamlarını tekrarlıyor” Panelin giriş konuşmasını gerçekleştiren Moderatör Prof. Dr. Kemal İnat, “İsrail canı istediğinde Filistin’deki katliamlarını tekrarlıyor” dedi. Sözlerine, “Bu katliamları engellemenin yolu var. Bu işin bir çözümü var. Ancak, maalesef kısa vadede bu katliamları durdurmanın yolu yok. Orta ve uzun vadede olabilir. Şu anda İslam Dünyasının Amerika ve diğer devletlerin destekleri ile İsrail’in katliamlarını durdurma gücü yok” diyerek devam İnat, uluslararası ilişkilerin, hukuka göre değil, devletlerin sahip oldukları güce göre şekillendiğinin altını çizdi. İnat, güç dengesinin Müslümanların lehine değişmesi ile bu sorunun çözüme ulaşabileceğini düşündüğünü bildirerek sözü panelist Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali Uğur’a devretti. Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali Uğur: “Hukuk adalet demek değildir” Konuşmasında Filistin topraklarındaki İsrail sorununu hukuki bakımdan tarihini özetleyen Uğur, “Hukuk, adalet demek değildir. Hukuk, bilimsel ancak adalet ise felsefi bir kavram. Dünyadaki askeri, iktisadi ve siyasi üstünlüğü elinde bulunduranların tesis ettikleri hukuk, maalesef adalet kavramını tam olarak karşılayamayabiliyor” dedi. Doç. Dr. Ali Burak Darıcalı: “Batıda da sivil kayıplar nedeni ile toplumsal baskı oluşmaya başladı” Doç. Dr. Darıcalı paneldeki sunumunda Filistin - İsrail arasındaki çatışmaları güvenlik bakımından değerlendirdi. Hamas’ın askeri açıdan yenileceğini ifade eden Darıcalı, 7 Ekim’deki Hamas baskının İsrail’in yenilmezlik algısının kırmış olmasının önemli olduğunun altını çizdi. İsrail’in kurulduğundan beri ilk kez evinde baskına uğradığını sözlerine ekleyen Darıcalı. Bu algının kırılmasının Hamas açısından bir başarı olduğunu kaydetti. Doç. Dr. İsmail Akdoğan: “İsrail, Ortadoğu’daki güvenlik ve barışın önündeki en büyük tehlike” Doç. Dr. İsmail Akdoğan, İsrail’in yürüttüğü dış politika ve siyaseti teopolitik bir anlayış ile şekillendirdiğini söyledi. İsrail’in sahibi olduğunu ifade ettiği teopolitik anlayışı, Siyasal Siyonizm olarak tanımlayan Akdoğan, İsrail’in Ortadoğu da bölgesel güvenlik ve barışın önündeki en büyük tehlike olduğunu belirtti. Siyasal Siyonizm’in elde etmeyi hedeflediği topraklar nedeni ile İsrail’in saldırılarının genişleyeceğini, çatışmaların sadece Filistin ile sınırlı kalmayacağını bildirdi.Akdoğan vaat edilmiş topraklar olduğunu iddia ettikleri alandaki Siyasal Siyonizm’in Büyük İsrail Krallığını kurmak ve yurt elde etme ideolojisi nedeni ile bu ateşin Mısır’a, Ürdün’e, Suudi Arabistan’a, Irak’a, Suriye’ye, İran’a ve Türkiye’ye ulaşacağını iddia etti. Filistinlilerin yaşadığı katliama dikkat çekmek üzere Bursa Teknik Üniversitesi tarafından Yıldırım Belediyesi’nin katkıları ile düzenlenen ‘İsrail sorunu ve Filistin’ konulu panel, izleyicilerin sorularının yanıtlaması ile sona erdi.

Erdoğan'dan Batı'ya Gazze tepkisi! Haber

Erdoğan'dan Batı'ya Gazze tepkisi!

ANKARA (İGFA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8. Aile Şûrası’nda önemli mesajlar verdi. Aile kutsal bir yapı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu kutlu yapıyı biz lekeleyemeyiz. Buna da müsaade etmeyiz, edemeyiz.Türkiye ve Türk milleti, küresel cinsiyetsizleştirme dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyecektir. Aile yapımızın dinamitlenmesine izin vermeyeceğiz" dedi. Son dönemde aileyi hedef alan en büyük tehdit, küresel güç odaklarının teşvik ettiği ‘cinsiyetsizleştirme’ politikaları olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze ile ilgili de değerlendirmeler ve tespitlerde bulundu. "Gazze'ye yönelik saldırılar, kendini savunma sınırını çoktan aşmış, açık bir zulme, mezalime, katliama ve barbarlığa dönüşmüştür" diyen Erdoğan, "İşin üzücü yanı, medeni geçinen gayrimedenilerin bu vahşeti sadece seyretmesidir" dedi. Avrupa Birliği Komisyonu'nun 'Henüz ateşkes çağrısı yapamayız.' demesine anlam veremediğini ifade eden Erdoğan, "Daha ne kadar insan ölmesi lazım, çocuk ölmesi lazım. Sizin hesabınız ne? Lafa gelince insan hak ve hürriyetleri konusunda ahkam kesenler, Gazzeli mazlumların hayat hakkını tam 19 gündür yok sayıyor. AB Komisyonunun ateşkes çağrısı yapabilmesi için daha kaç çocuk ölmelidir? BMGK'nin harekete geçmesi için daha kaç ton bombanın Gazze'ye düşmesi gerekir?" sorularını yöneltti. "İsrail'in Gazze'ye saldırıları gözlerimizin önünde bir mezalime imza atılırken kimse bizden sükut etmemizi bekleyemez" diyen Erdoğan, "Gazze'ye ulaştırılmak üzere Mısır'a gönderdiğimiz yardım malzemelerinin toplamı 200 tonu aşıyor. Gazze halkının acil ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çabalarımızı daha da yoğunlaştıracağız" diye konuştu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Haberin Analizi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.