Hava Durumu

#Hatay

Haberin Analizi - Hatay haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hatay haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Antakya Ulu Camii'nin restorasyonunu üstlendi Haber

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Antakya Ulu Camii'nin restorasyonunu üstlendi

Tarihi caminin aslına uygun olarak restore edilmesi için çalışmalara hız verildi. Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkisiyle en ağır yarayı alan Hatay'da, sadece binalar değil, asırlık camiler, kaleler, hanlar, kiliseler ve birçok tarihî eser de büyük zarar gördü. Bu eserlerden biri olan 1271-1272 yıllarında yapıldığı sanılan Antakya Ulu Camii, depremlerin ardından tamamen yıkılarak moloz haline geldi. Bursa Büyükşehir Belediyesi, yaşamın normale dönmesi için yapılan yardımların yanı sıra, Antakya Ulu Camii'nin restorasyonunu üstlendi. Bursa Büyükşehir Belediyesi, öncelikle röleve, restitüsyon ve restorasyon projesi için Harita Şube Müdürlüğü ekiplerini görevlendirerek mevcut durumu lazer tarama cihazlarıyla kayıt altına aldı. Ardından, tarihi enkazın 3D taramasıyla modellenmesi ve temizlenmesi çalışmalarına başlandı. Tarihi caminin bulunduğu alan tamamen temizlenirken, restorasyon çalışmaları da hız kazandı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Hatay'a giderek bölgedeki çalışmaları takip etti ve Antakya Ulu Camii'nin restorasyonunu üstlenen Bursa'nın bu önemli imzasının Hatay'a değer katacağını belirtti. Başkan Aktaş, enkazın kaldırılması ve tarihi eser parçalarının kayıt altına alınmasının ardından çalışmaların hız kazandığını ve caminin sağlıklı bir şekilde restore edilerek misafirlerini kabul edeceğini ifade etti.

Acı dolu anılar: Haber

Acı dolu anılar: "Kimi son kez gördü, kimi mezarlarına gitti"

HABER / GÜLSÜN ARSLAN  Üniversite için Adana'ya gitmiş olan ve deprem anında ailesinden ayrı olan depremzede, acı dolu anılarını şu sözlerle paylaştı: "Gece depremden birkaç dakika önce uyandım. Sallanmaya başladığımızda ilk başta geçer diye düşündüm ama şiddeti giderek arttı. İçerden eşyalar düşmeye başladı ama yatağımda yatmaya devam ettim. Sarsıntı bitince aileme ve arkadaşlarıma mesaj attım, ancak mesajlar gitmeyince telaşlandım. Sonra ablamı aradık, görüntülü olarak çığlık çığlığa konuşmaya çalışıyordu, bu durumu görünce olayın ciddiyetini anladım." Deprem sonrası yaşadığı korkunç anları ve çaresizliği anlatan depremzede, enkaz altında kalan ailesini beklerken yaşadığı duyguları şu şekilde dile getirdi: "Birçok ulaşım aracı kalkmıştı, hiçbir şekilde gidecek yol bulamadım. Otostop çekmeye karar verdim ve bir arkadaşımın tanıdığı aracıyla gitmeye başladım. Ancak evlerine vardığımızda başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Arkadaşlarımın evi, ailemin evi, hepsi yerin dibine girmişti. Ailemi bulup hemen sarıldım ve nenemle dedemin binadan çıkarılmasını bekledik. "BİR KEFENLE BİLE GOMÜLMEMELERİ COK ZORUMA GİTTİ" Nenem ve dedem enkazdan üç gün sonra çıkarıldılar onları beklediğimiz her gece içimde daha da büyük bir boşluk açılıyordu binanın altında bizi bekliyorlardı ve biz bir şey yapamıyorduk onlar olmadan uyumak bile kalbimi acıtıyordu. Üçüncü gün sonunda nenem battaniyeye sarılı dedem ise ceset torbasında çıkarılıp gömüldüler. Onların bir kefenle bile gömülmemesi çok zoruma gitmişti. Mezarlık alanında daha önce hiç bu kadar büyük bir acı görmemiştim kocaman bir sülale ve her aileden kayıplar herkes ağlıyor ama kim kime ağlıyordu belli değildi. Bir hafta nasıl geçti hiç anlamadık ne yedik ne içtik hatırlamıyorum çünkü bir hafta boyunca neredeyse hiçbir şey yiyemedik sadece su içip bir iki tane bisküvi yiyorduk. "KİMİ SEVDİKLERİNİ SON KEZ GÖRDÜ, KİMİ İSE..." Her yerde söylenenin aksine kimse yardım yollamamıştı koskoca bir şehir kendi başının çaresine bakmaya çalışıyordu. Hava aydınlanınca sağlam olan bir eve geçip ateş yakıp ısınmaya çalışıyorduk ve telefonlarımızı kiraladığımız jeneratörle şarj etmeye çalışıyorduk 20 den fazla insan tek bir evde ısınmaya çalışıyordu hava kararmaya yakın herkes battaniyesini alıp 5 kişi arabalara geçiyorduk. Bir hafta sonra duş alabilmiştim herkes gibi. Evde herkes boşluğa bakıp ağlıyordu herkes artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının farkındaydı ama kimsenin elinden hiçbir şey gelmiyordu. Kimi sevdiklerini son kez gördü kimi ise yarın görürüm diyip mezarlarına gitti. "GECELERİ ARABADA KALIYORDUK" Depremin yarattığı kaos ortamında yaşanan zorlu günleri anlatan depremzede, toplumun dayanışma ve yardımlaşma ruhunu da vurguladı: "Mahalledeki komşular dışında yardım eden kimse yoktu. Geceleri arabalarda binalardan uzak yollarda kalıyorduk. Herkes battaniyesini alıp arabalara geçiyordu. Bir hafta boyunca neredeyse hiçbir şey yiyemedik, sadece su içip bir iki tane bisküvi yiyorduk." "KİMSE ARTİK ESKİSİ GİBİ GÜLMÜYOR" Depremin yarattığı travmanın etkilerini de dile getiren depremzede, "Deprem benden ve çevremdeki insanlardan neşesini aldı. Kimse artık eskisi gibi gülmüyor, gülse bile gözlerinin derinlerinde hep bir acı var. Yapılmayan şeyler kaderine terk edilen insanlar ne kadar zaman geçerse geçsin dünmüş gibi herkesin zihninde. Bir gün otururken kahkaha atıp ardından ağladığı zaman insanlar kimse garip karşılamıyor çünkü ne kadar bağırırsak bağıralım ne kadar ağlarsak ağlayalım içimizdeki üzüntü ve öfke hiç geçmeyecek. Herkes yüksek bina korkusu sarsıntı korkusu oluştu insanlar birisinin sandalyesine temas edince bile herkes paniğe kapılıp lambalara bakıyor girdiği her binada duvarları kontrol ediyor. Deprem hep korkunçtu ama bu defa yaşadığımız kıyamet gibiydi" şeklinde duygularını ifade etti.

Deprem tanığı: Yardım çığlığıyla beton altında ölüme terk ettiler Haber

Deprem tanığı: Yardım çığlığıyla beton altında ölüme terk ettiler

HABER / GÜLSÜN ARSLAN  Hatayda doğup büyüyen ancak yurtdışında yaşayan Alican Zeytun, deprem anında kız kardeşi ve ablasıyla telefonda görüntülü görüşüyordu. Ancak, iletişim kesilince, şehrin yıkılışını uzaktan izlemek zorunda kaldı. Ablasının evinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığına dair endişeler yaşadı. Zeytun deprem anında yaşadıklarını şu şekilde anlatıyor: "Deprem anında, o dönemde yurtdışında yaşadığım için kız kardeşim ve ablamla telefonda görüntülü konuşuyordum. Ancak sonrasında, ailemden ve çevremden hiç kimseye ulaşamadım çünkü tüm iletişim hatları kesilmişti. Telefon ekranımda, şehrin yıkılışını izlerken çevrede çöken binaları görebiliyordum. Aynı anda ablam, çocuklarıyla birlikte yıkılmak üzere olan evlerinden çıkmaya çalışıyordu ve can havlıyla telefon bağlantısı açık kaldı. O gece hiç uyuyamadım, sabaha kadar birçok haber kanalından gelen bilgileri takip etmeye çalıştım." Deprem sonrası Alican Zeytun, ailesine ve çevresine ulaşamadığı için büyük bir endişe yaşadı. Şehre giriş yapmakta tereddüt ederken, kuzenleriyle bir araya gelerek yardım toplamak için harekete geçti. Ancak, şehrin savaş sonrası bir manzara sergilediğini ve yardımların ulaştırılmasında büyük zorluklarla karşılaştıklarını belirtti. Zeytun toparlanma süreçlerini ise şu sözlerle anlattı: "Depremden sonra plan yapmam gerekiyordu çünkü bütün ailemin ve çevremdeki insanların evleri yıkılmıştı ve enkaz altında birçok yakınım olduğunu öğrendim. Eğer şehre gelirsem, yük olur muyum endişesiyle 2 gün gelemedim. 3. gün, yurtdışında yaşayan diğer kuzenlerimle buluştuk ve 4. gün, kendi çabalarımızla topladığımız bir yardım arabasıyla şehre giriş yaptık. Şehir, adeta savaş sonrasındaki yağmalanmış hayalet şehre benzeyordu; tek farkı, hala cenazeleri kurtarmaya çalışan insanların enkazların altına ulaşmaya çalışmalarıydı. Depremde birçok aile büyüğümü, amcalarımın eşlerini, 6-16 yaşlarındaki iki kuzenimi, geniş ailemden birçok kuzenimi, çocuklarını, eşlerini ve birçok arkadaşımı kaybettim. Hayatımız adeta binalar gibi tuzla buz olmuş gibiydi. "SOĞUKTA DONMAMAYA ÇALIŞMAKLA GEÇTİ" İlk haftanın şoku geçtikten sonra hayatta kalma mücadelesi başladı. Soğukta donmamaya çalışmak ve açlık ile susuzluktan diğer insanlar gibi enkaz altında değil, dışarıda olmamaya gayret etmekle geçti. Ben aileme içecek su ve çocukların ısınması için battaniye, ayakkabı, çorap gibi temel ihtiyaçları bulmaya çalışıyordum. Depremden sonra, aslında depremde göremediğimiz yetkililerin açığını kapatmaya çalışıyorduk. Yıllarca verdiğimiz vergilerin, emeklerin ve vatandaşlığın karşılığını almamız gereken tek zamanda alamıyorduk. Çünkü kişisel bağlantılarla bulduğumuz yardımlarımız yollarda yağmalanıyordu. Evlerimize erzak gelmiyordu. Birçoğumuz, enkazın altında kalmamış olan arabalarda soğuktan titreyerek, açık alanlarda uyumaya çalışıyordu. Hatay'da bulunan mültecilerin gelen yardımları kamyonlarla yağmaladıklarını ve bunları gülerek yaptıklarına birebir şahit olmak zorunda kaldık." "SUSUZLUKTAN ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA CAN VERDİ" "Deprem, çevremdeki insanları ağır travmatik şekilde etkiledi çünkü kaybettiklerimiz aslında doğal şekillerde değil, 21. yüzyılda donarak veya susuzluktan çığlık çığlığa can verdi ve biz de hiçbir şey yapamadık" diyerek sözlerine devam eden Zeytun, "Depremden sonra da yaşam mücadelemiz devam etti. Yerel yönetimler, hasarlı kalmış binalarımızı içlerindeki malzemelerle birlikte ihaleye çıkartıp birkaç firmaya peşkeş çektiler ve biz hala çadırlarda, arabalarda veya eğer bulabildiysek birkaç konteynerde 3-5 aile kalmaya çalışıyorduk. Sonrasında gelen yardımların koordinasyonsuzluğu veya sadece tanıdık kişilere gelmesi, içeride olan insanlara ulaşmamasıyla sonuçlandı" dedi. "BETONLARIN ALTINDA ÖLÜME TERK EDİLDİLER" "Deprem, çevremizdeki insanları derinden etkiledi çünkü kayıplarımız 21. yüzyılın koşullarına uygun şekilde değil, donarak ya da susuzluktan çığlık çığlığa can vererek gerçekleşti. Bu durumda, her gün ilk gün gibi yaşamak zorunda kaldılar. Her sarsıntı, her tıkırdama, bu insanları haklı olarak panik içine sürüklüyordu. Maddi ve manevi olarak neredeyse herkes, devletin sadece 3-5 bin TL kira desteği ile hayatta kalmaya veya kendi imkanlarımızla hasarlı binalarımızı yeniden inşa etmek için milyonlarca lira borç alıp krediler çekerek çabalıyoruz. Çevremizdeki insanların depreme bakış açısı değişti. Artık, hayatlarının büyük kısmını o enkazların altında bıraktıklarını ve böyle bir durumda yardıma bir tek devlet görevlisinin koşmayacağını bilerek yaşıyorlar. Bu psikolojik olarak ağır bir durum. Çünkü otorite olarak gördüğünüz devletin, en çok ihtiyacınız olduğu anda insanların yardım çığlıklarıyla haftalarca betonların altında ölüme terk edildiğini gördüğünüzde, güven duygunuzun en derinlerden sarsıldığını hissediyorsunuz. Hatay'ı kaderine terk ettiler. Bu acıyı, kuşaklar sonrasında bile genetik olarak aktarmanın yanı sıra, bir yıl geçmesine rağmen hiç ilerleyememiş olmamızın acısı daha da büyük. Şehir hala büyük bir inşaat alanı gibi duruyor, ancak yapılmak üzere olan değil, yıkılmaya devam edilen."

Asrın felâketi: Haber

Asrın felâketi: "Kayıplarımızı unutmak mümkün değil"

HABER / GÜLSÜN ARSLAN  6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, Hataylı vatandaşlar hala yaşadıkları travmayı unutamıyor ve depremin etkileriyle mücadele etmeye devam ediyor. Depremin yol açtığı yıkımı ve sonrasındaki zorlu süreci atlatma çabaları devam ediyor. Hatay'da yaşayan vatandaş Asiye Çıkar'ın gözüyle anlatımı şu şekilde: Depremin Gecesi: "Gök gürültülü bir geceydi, 6 Şubat'ın ilk saatleri. Bebeğimiz hastaydı, ateşi yüksekti ve eşimle oturma odasında onunla ilgileniyorduk. Diğer çocuklarımız yatak odalarındaydı. Deprem sırasında önce hafif bir sarsıntı hissettik, sonra birden hızlandı. Evdeki eşyalar devriliyor, bebeğimin beşiği kayıyordu. Kızımızın odasında olan oğlumuzu kurtarmak için mücadele ettik. O gece, hastaneye gitmek için ne yapacağımızı düşünüyorduk. "DEPREM KORKUSUYLA YAŞIYORUZ" Depremin ardından yaşadığımız felaket çok büyüktü. Evlerimiz yıkıldı, yakınlarımızı kaybettik. Depremden sonra her gece yeniden yaşanacak bir deprem korkusuyla yaşıyoruz. Depremin etkilerini ve kayıplarımızı unutmak mümkün değil. Depremden sonra neler yaşandı? Hatay'ın Kirikhan ilçesinde oturuyorduk. Evimiz yıkılınca çadırda yaşamaya başladık. Temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamaz hale geldik. Okula giden çocuklarımızı bile servisle gönderemez hale geldik. Hayatımızda büyük değişiklikler oldu ve hala mücadele ediyoruz. "ÇOCUKLARIMIZIN EĞİTİMİNE ARA VERMEK ZORUNDA KALDIK" Çocuklarımızın eğitim öğretim süreci de olumsuz etkilendi. Okula gitmek için uygun koşullar sağlayamadık. Servis olmadığı için okula ulaşım sağlayamadık ve çocuklarımızın eğitimine ara vermek zorunda kaldık.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.